AVRUPADAN Youtube Video
Oktan Erdikmen yazdı... Aslında her gurbetçi bir kahramandır
Aşırı sağcılar ikinci sıraya yükselmiş. Birkaç hafta önce uğruna kavga ettiğimiz siyasetçilerin umrunda değil. Biz, gurbette yaşayanlar, en zayıf yönümüz olan bir araya gelememeyi yenip, ortak bir hikaye yazmalıyız. Çünkü her kahramanın bir hikayesi vardır.
-OKTAN ERDİKMEN-
Birkaç yıl önce, Türkiye’de tatildeyken yeğenimi okuldan almaya gitmiştim. O dönemde henüz anasınıfına gidiyordu. Kapıda beni görünce koşarak yanıma geldi, sarıldı. Tam eve gidiyorken, “Amca” dedi. “Kantine borcum var. Öder misin?”
Tabii deyip kantine doğru yürümeye başladım. O esnada aklıma geldi ve “Senin paran yok muydu?” diye sordum.
“Var amca,” dedi. “Ama sen Almanya’dan geldin ya. Ödersin diye düşündüm”.
Türkiye’de bize karşı oluşan ve artık çocukların zihinlerine kadar işleyen algı maalesef bu: Gurbetçide nasılsa para çok. Gurbetçi her şeyi öder. Gurbetçi parayı havadan topluyor.
Merak ediyorsanız, borcunu ödemedim. Gitti, kendi parasıyla ödedi.
Böyle bir ortamda kimsenin bizi tam olarak anlamasını bekleyemeyiz. En çok sevenler bile, içlerinden bir farklılık hissediyorlar. Onlar hepsi, biz tek. Sağcısından solcusuna herkes, gurbetçi karşıtlığında birleşebiliyor.
Peki biz, birbirimizi anlayıp daha farklı işler yapmak varken neden didişip duruyoruz?
Bunu yapıyoruz çünkü Türkiye siyasetiyle çok fazla içli dışlıyız. Türkiye ile yatıp,
Türkiye ile kalkıyoruz. Orada iki kişi kavga ediyor. Biz burada taraf oluyoruz.
AfD, anketlerde ikinci sıraya yükselmiş. Her geçen gün oylarını arttırıyor. Emin olun seçim öncesi uğruna kavga ettiğimiz siyasetçilerin bundan haberi bile yok. Olanların da çok umrunda değil.
Bizim kendi hikayemizi yazmamız lazım. Bizim bir amacımız yok. Bir arada olmamız, birlikte hareket etmemiz lazım.
xxx
Geçen hafta sonu, ünlü iletişimci, Necati Özkan Frankfurt’ta konuğumuzdu. Kahramanın Yolculuğu kitabının
yazarı. Şöyle diyor:
Külkedisi. Evinde oturuyor. Saraya baloya gidiyor. Evine prensesin sevgilisi olarak dönüyor.
Keloğlan evinde oturuyor. Şehre gidiyor. Kötü kalpli veziri yeniyor. Prensesle evlenip zengin biri olarak dönüyor.
Neo evinde, Matrix’e gidiyor. Dünyayı mahveden yazılımları yeniyor. İnsanların beklediği mesih olarak dönüyor.
Her kahramanın bir hikayesi ve bir de kavgası vardır.
xxx
Dedelerimiz, nenelerimiz evlerinde oturuyordu. 60’lı yıllarda Almanya’ya geldiler. Burada çok zor şartlarda çalıştılar. Kendilerine kötü davranan ırkçılarla mücadele ettiler. Onların sayesinde biz rahat ettik. Bu mücadele hala devam ediyor.
Onlar birer kahramandı. Ancak hikayede bir şey eksikti. Bir amaç. Onlar çalışmaktan ortak bir amaç bulamadılar. Bizim zamanımız daha çok. Bu yüzden bu amacı biz bulmalıyız.
Bazılarımızda umutsuzluk görüyorum. “Biz yapamayız, birleşemeyiz” diyenlerin sayısı az değil. Bu bizim en zayıf özelliğimiz.
Bu hikayeyi yazmak için, içimizdeki kahramanın önce bu en zayıf yerimizi vurması lazım.
Hazreti Davut’un, yenilmez denilen dev savaşçı Golyat’ı gözlerini sapanla vurmayı başararak yenmesi gibi.
Paris’in, ölümsüz Aşil’i en zayıf yerinden, topuğundan vurarak alt etmesi gibi.
Biz de en zayıf yerimizi, bir araya gelemememizi vurup, bu amaçsızlığı öldürmeliyiz.
Sonrası, Cahit Külebi’nin dediği gibi, bir umut.
Taşlara düşen saat gibi,
Ne artı, ne eksi.
Bir sağlık, bir sevinç, bir umut
Hikâye hepsi
Geri Dön 24 Haziran 2023 Cumartesi Önceki Yazılar