AVRUPADAN Youtube Video
Seçim süreci ve gurbetçinin laneti
Türkiye’den gelen siyasetçiler, konuşmalarını yaptıktan sonra, o güzel uçaklara binip dönüyorlar. Biz de diyoruz ki: Bugüne kadar hal hatır sormayanlar, seçim sürecinde bize zarar verecek kampanyalar yapmasınlar. Sonra bedelini biz ödüyoruz.
OKTAN ERDİKMEN
Yaşar Kemal’in hem Demirciler Çarşısı Cinayeti, hem de Yusufçuk Yusuf romanları bu cümleyle başlıyor:
“O iyi insanlar, o güzel atlara binip gittiler”.
20’li yaşlarda bir delikanlı, Urfa’ya gelmiş. Her gören selam vermiş, yemeğe alıkoymuş. Bir handa, birbirinden güzel atlar varmış. Delikanlı, atlara da insanlara da hayran olmuş.
90’lı yaşlarına gelince, “O günü yeniden yaşasam” diye düşünmüş ve kalkmış Urfa’ya gitmiş. Bakmış bu sefer kimse selam vermiyor. Handa kalan üç beş at da yara bere içinde. Hancıyı uyandırmış. “Bir zamanlar burada çok iyi insanlar ve çok güzel atlar vardı. Neredeler?” diye sormuş.
Hancı, romanların başlangıç ve bitiş cümlesini söylemiş:
“O iyi insanlar, o güzel atlara binip gittiler”.
Yolculuklar, gidişler, dönüşler, yeni hikayelere gebedir. Tolstoy’un dediği gibi, tüm muhteşem maceralar iki şekilde başlamaz mı?
“Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir”.
Ancak gelenler ve gidenler her zaman olumlu sonuçlara neden olmayabilir. Hikayeler, hep mutlu sonla bitmeyebilir.
Yaşar Kemal’in cümlesi, bu yüzden aynı zamanda ironik bir cümledir. Değişimi, yeni bir düzenin başlangıcını anlatır. Romanda gidenler güzel insanlar değil, feodal düzenin ağaları, beyleridir.
***
Seçim sürecinde gelenimiz gidenimiz eksik olmuyor. Bugüne kadar pek hali hatrı sorulmayan gurbetçi, yine gündemin en üst sırasına olmasa da, orta üst sıralarına doğru yükseldi. Çünkü yaklaşan seçimlerde yurt dışı oyların İzmir kadar büyük bir etkisi olacak.
Türkiye’den her gelen, konuşmasını yapıyor. Sonra o güzel uçaklara binip gidiyor (Üstelik hangi partiden olursa olsun indirimli bilet alarak ve ücretsiz business class upgrade yaparak).
Geride biz ve sorunlarımız baş başa kalıyoruz.
***
Bu hafta sonu, çok farklı dernekleri ziyaret ettim. Camilerde, cemevlerinde konuşmalar yaptım. Her yerde aynı şeyleri söyledim. Her yerde aynı sorunları dinledim.
Ortak fikrimiz ve dileğimiz, seçim sürecindeki gerginliğin Avrupa’ya taşınmaması.
Bu yüzden A’dan Z’ye tüm görüşlerden, inançlardan, kimliklerden gurbetçiler olarak, Türkiye’deki siyasetçilerden bu süre zarfında hassasiyet bekliyoruz. Onlar geri dönüyorlar ama biz burada söylenen tek bir cümlenin bedelini, bazen yıllarca ödüyoruz.
Yıllardır sorunlarımızı anlatıyoruz kimse ciddiye almıyor. Bu yüzden seçim döneminde, Tutankamon gibi bir yalnızlık istiyoruz.
***
Milattan önce 1332’de ölen Mısır Kralı Tutankamon’un mezarının girişinde şöyle yazar:
“Firavun’u rahatsız edecek kimseye, ölüm kanatlarıyla dokunacaktır”.
Lord Carnavon ve arkadaşları, bu mezarı buldular. Paha biçilemez değerde altınlarla, mücevherle kaplı, iç içe geçmiş bir sürü oda. Arkeoloji dünyasında yer yerinden oynadı.
Kapıdaki yazıyı kimse ciddiye almadı. Carnavon hariç. Çünkü onu aynı akşam bir sinek ısırmıştı. Bu yüzden hastaydı ve yüzünde bir çıban çıktı. Açıklanamayan bir şekilde öldü.
Bu sefer, diğerleri de ciddiye aldılar. Ama asıl şok, aynı gün Lordun İngiltere’de olan köpeğinin de ölmesiydi. Tutankamon’un mezarını açtılar. Başında bir sargı vardı. Çözdüler. Carnavon’un yarasının aynısıydı.
Kazıya katılan Amerikalı bir arkeologla arkadaşı, aynı yıl içinde yüksek ateş nedeniyle öldü. Mumyayı çözen, araştırmayı finanse eden, olayla bağlantılı tam 22 kişi, benzer belirtilerle öldüler. Hiçbirinin ölüm nedeni, net olarak açıklanamadı.
***
Buraya gelirseniz onlar gibi olursunuz demiyoruz. Beddua etmiyoruz.
“Kör olasın” demiyoruz.
“Sadece bir kereliğine, kendi çıkarınızı düşünmeden, empati kurarak, bizi ve çocuklarımızı dikkate alarak bir karar verin. Seçim kampanyalarını abartmayın. Bizi yaşadığımız toplumlarla karşı karşıya getirmeyin” diyoruz.
“Kör olasın” demiyoruz.
Hasan Hüseyin gibi haykırıyoruz:
“Kör olma da, gör beni…”
Geri Dön 22 Ocak 2023 Pazar Önceki Yazılar