AVRUPADAN Youtube Video
Oktan Erdikmen yazdı... Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı kutlu olsun
Yüz yıl devletler için çok uzun bir süre değil. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yılda geldiği seviye, tüm sıkıntılara rağmen büyük bir başarı.
Atatürk, tarihlerle oynamayı severdi. Cumhuriyetin ilanını, özellikle 29 Ekim’e denk getirdi. Mondros Mütarekesi 30 Ekim 1918’de imzalanmıştı. Bir esaret ve utanç anlaşmasıydı. Türk askerinin silahları toplanmıştı.
Böylelikle Türk milleti 5 değil, 4 yıl esaret altında kalmıştı. İşgalcilere, "Biz sizden bir gün öndeyiz" mesajı verilmişti.
Bu olayı anlattığı Fahrettin Altay, "Neden kimseye söylemediniz?" diye sorunca "Övünmek olur" demişti, "Anlayan zaten anladı".
xxx
6 yaşında babasını kaybeden, annesi yeniden evlenince akrabalarının yanına sığınan bir çocuk. 5 kardeşinden 4’ü hastalıklar nedeniyle ölen, medresede falakaya yatırılan, dövülen bir çocuk.
Askeri okulda defalarca hücreye atılan, dayak yiyen; mezun olur olmaz yine hapse atılan, en iyi subay olmasına rağmen kasten en uzak cephelere sürgüne gönderilen bir genç.
Trablusgarp’ta gözünden, kolundan; Çanakkale’de göğsünden vurulan, buna rağmen savaşın kaderini değiştirerek dünya tarihine geçen bir asker.
Tüm ordu emrinde olmasına rağmen, mücadeleyi millete mal etmek için kongreler düzenleyen bir halkçı.
Ve en başından beri, ölümü göze alarak çıktığı yolda inancını gerçekleştiren bir cumhuriyetçi.
xxx
Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, Samsun'a hareket etmeden önce, bugün müze olan Şişli’deki evde toplantı yaptılar. Zübeyde Hanım kulak misafiri oldu. Arkadaşları gidince, "Oğlum" dedi, "Siz Allah’ın yeryüzündeki gölgesi Halife Sultan Hazretlerine isyan mı edeceksiniz?"
Annesi bile böyle düşünürken, art arda büyük devrimler gerçekleştiren bir devrimci.
Ve bunların hepsini, lise yıllarından beri planlayan, attığı her adımda bilimsel teknikleri uygulayan, her okulda, her cephede, her şehirde tanıştığı insanları kafasında görevlere yerleştiren bir bilim insanı, bir plan adamı.
Hata yaptığı zaman geri adım atmasını ve nerede durması gerektiğini çok iyi bilen bir gerçekçi.
İzmir’in kurtuluşundan sonra, annesi "Oğlum" dedi, "Selanik’i almayacak mısın?"
"Hayır anne" dedi.
"Çünkü Selanik’i alırsam, İzmir’i kaybederim"
xxx
1919'da Erzurum Kongresi öncesi Mazhar Müfit Bey'i çağırdı. "İkimizden başka kimse bilmeyecek, yaz" dedi. "Bir, hükûmet biçimi Cumhuriyet olacak. İki, saltanat kaldırılacak. Üç, fes yerine şapka giyilecek".
Dördüncü maddeye gelince, Mazhar Müfit Bey, kalemi elinden düşürdü. "Paşam, sizin de hayalperest taraflarınız var" dedi.
Çünkü dördüncü madde, Arap alfabesinin kaldırılmasıydı. O dönemde bunu hayal etmek bile zordu.
xxx
Yıllar sonra, Atatürk Kastamonu’dan dönerken, arabada yanında Diyanet İşleri Başkanı Rifat Börekçi vardı. Her ikisinin de elinde bir şapka duruyordu.
Yolda Mazhar Müfit Bey’i gördü. Arabayı durdurdu.
Yanına çağırdı. "Mazhar" dedi.
"Söyle bakalım. Kaçıncı maddedeyiz?"
Yüzüncü yıldayız Büyük Atatürk. Nur içinde yat. Kurduğun Cumhuriyet, sonsuza dek var olacak…
Geri Dön 29 Ekim 2023 Pazar Önceki Yazılar