AVRUPADAN Youtube Video
Estetik patlaması: Krizde güzelliğe yatırım artıyor
Almanya’da botoks, dolgu ve ‘vampir lifting’ gibi estetik işlemlere talep rekor kırıyor. İnsanlar, kriz ortamında bile dış görünüşüne ciddi para ve zaman harcıyor.
Frankfurt’taki bir güzellik merkezinde hafta içi neredeyse boş yer yok. Farklı yaşlardan kadın ve erkekler, bekleme alanında sıralarını bekleyip tek tek işlem odalarına giriyor.
Merkezde yaklaşık 50 farklı uygulama sunuluyor: burun şekillendirme, yüz hattını belirginleştirme, ‘Barbie botoksu’, ‘çilek çene’, ‘vampir lifting’ gibi ameliyatsız gençleştirme yöntemleri bunlardan sadece birkaçı.
Fiyatlar, yapılan işleme göre 150 avro ile 3 bin 600 avro arasında değişiyor. Merkezin sahibi Omid Akrami, bu rakamların müşterilere yüksek gelmediğini söyleyerek “Birçok hastamız estetik işlemleri, kendilerini iyi hissetmek ve özgüvenlerini artırmak için yaptıkları bir yatırım olarak görüyor” ifadelerini kullandı.
Alman Estetik-Plastik Cerrahi Derneği (DGÄPC) Başkanı Helge Jens de tabloyu doğruluyor. Jens, “Birçok muayenehanede kişi başına yıllık harcama 800 ila 1.000 avro civarında” dedi.
Almanya estetikte dünyada ilk 10’da
Estetik klinikleri ve güzellik salonları son yıllarda adeta patlama yaşıyor. 2020’den bu yana estetik müdahalelerin sayısı sürekli artıyor.
Almanya, 2024’te gerçekleştirilen yaklaşık 626 bin 200 estetik-plastik müdahaleyle, dünyada en çok estetik yapılan ilk 10 ülke arasında yer aldı. Akrami, kendi merkezinde de talebin belirgin biçimde yükseldiğini, randevuların hızla dolduğunu anlatıyor.
En çok tercih edilen işlemler, ameliyat gerektirmeyen, enjeksiyon veya küçük müdahalelerle yapılan ‘minimal invaziv’ uygulamalar. Bunların yarısından fazlası yüz bölgesine yapılıyor. Jens, bunun şaşırtıcı olmadığını söyledi ve “Hastaların büyük kısmı 31 ile 50 yaş arasında. Yaşlanma belirtileri önce yüzde görülüyor, bu yüzden müdahalelerin odağında da yüz var” diye konuştu.
Evde güzellik ritüelleri ve küçük dokunuşlar
Görünüşüne yatırım, sadece klinikle sınırlı değil. İnsanlar evlerinde de daha yoğun bakım rutini uyguluyor.
LED yüz maskeleri, taşla yüz masajı aletleri, yüz bantları, ‘güzellik içeceği’ olarak satılan ürünler… Üreticiler, bu ürünlerin düzenli kullanımla cildi daha sıkı ve pürüzsüz hâle getireceğini iddia ediyor.
Akrami’ye göre estetik işlemler, artık sadece ‘güzel görünmek’ anlamına gelmiyor. “Birçok kişi için bunlar kişisel sağlık ve özbakım rutininin parçası” diyen Akrami, “Kendine iyi davranmanın, kendine zaman ayırmanın bir yolu olarak görülüyor” açıklamasını yaptı.
Kriz, kaygı ve ‘ruj etkisi’
Aachen Üniversite Hastanesi Klinik Etik Kurulu Başkanı Dominik Groß, estetiğe artan ilgiyi dünya genelindeki krizlerle ilişkilendiriyor. Groß, “Dünyanın dağıldığı, insanın kendini çaresiz hissettiği dönemlerde kişi daha çok kendine yönelme eğiliminde oluyor” hatırlatmasını yaptı.
Helge Jens de bu yorumu destekledi ve ekonomide bilinen bir kavrama işaret etti:
Etrafımız daha güvensiz hâle geldiğinde insanlar dış görünüşlerine daha fazla odaklanıyor. Bunu ‘ruj etkisi’ (lipstick effect) olarak biliyoruz. Ekonomik ya da toplumsal kriz dönemlerinde insanlar güzellik, bakım ve küçük estetik dokunuşlara daha çok para harcama eğiliminde oluyor.
Pandemi döneminde de benzer bir eğilim görülmüştü. Groß’a göre, bu süreçlerde güzellik bir tür “kontrol alanı”na dönüşüyor; kişi en azından dış görünüşü üzerinde söz sahibi olduğunu hissediyor.
580 milyar dolarlık dev sektör
Güzelliğe yönelik bu ilgi, küresel ölçekte dev bir pazar yarattı. Danışmanlık şirketi McKinsey’e göre dünya genelinde güzellik sektörü yaklaşık 580 milyar dolar büyüklüğünde.
Sektörün 2027’ye kadar her yıl yaklaşık yüzde 6 büyümesi bekleniyor. Böylece güzellik endüstrisinin, otomotiv gibi pek çok geleneksel sektörden daha hızlı büyüyeceği tahmin ediliyor.
Bu başarının önemli bir kısmı sosyal medya fenomenleriyle bağlantılı. TikTok, Instagram ve Youtube’da yeni ürünleri tanıtan, estetik süreçlerini adım adım anlatan binlerce ‘influencer’ bulunuyor.
Sosyal medya baskısı ve ‘yetmeme’ duygusu
DGÄPC’nin son beş yıllık verileri, sosyal medyanın özellikle gençlerin beden algısı üzerinde giderek daha etkili olduğunu gösteriyor. 2025’te şimdiye kadarki en yüksek oran kaydedildi: estetik yaptıran hastaların neredeyse dörtte biri, kararlarında sosyal medyanın etkili olduğunu söyledi.
Profesör Groß, bu gelişmeyi kaygıyla izlediğini belirterek “Aşırı bir yarış ortamı oluşuyor. Özellikle gençler, artık yeterli olmadıklarını, özel ve ‘yeterince iyi’ görünmediklerini düşünmeye başlıyor. Tam da bu his, bedenlerini değiştirme isteğini artırıyor” ifadelerini kullandı.
Artan risk: Yetersiz eğitimli uygulayıcılar
Talep büyüdükçe, piyasaya uzman olmayan kişilerin girmesi önemli bir risk hâline geliyor. Pek çok kişi, estetik işlemleri ilgili alanda uzman hekim olmadan, kısa süreli kurslarla sunmaya başladı.
DGÄPC Başkanı Jens, bunun ciddi sonuçlar doğurduğunu vurguluyor:
Uzman olmayan kişilerce yapılan hatalı müdahalelerden sonra, komplikasyon yaşayan hasta sayısında artış görüyoruz. Bu, hasta ve hasta güvenliği açısından kabul edilebilir bir durum değil.
Dernek bu nedenle, estetik işlemler için uzman hekim şartı getirilmesini savunuyor. Bazı ülkelerde olduğu gibi, sadece ilgili alanda uzmanlık eğitimini tamamlamış hekimlerin bu tür ameliyat ve uygulamaları yapmasına izin verilmesini talep ediyor.
Geri Dön 17 Kasım 2025 Pazartesi Önceki Yazılar