Google Play Store Avrupadan Mobil Uygulaması
Menü

AVRUPADAN Youtube Video

Almanya'da çifte kriz: Ülke küflendi - 4 Şubat 2025 Oktan Erdikmen
Sokağa sorduk: Oyunuzu kime vereceksiniz?
Gurbetçilere sorduk: Almanya için savaşır mısınız?
05 Şubat 2023 Pazar

Bir umuttu geri dönüş

Bahçenize bir elma ağacı dikiyorsunuz, sabahleyin kalktığınızda ağacınız büyümüş, sağlıklı, yemyeşil yapraklarının arasında dalları kırılırcasına olgun elmalarınız olmuş ve siz hemen onları satıp para kazanıyorsunuz.

Bir umuttu geri dönüş

ŞERİF ISSI

1960'lı yıllarda başlayan ve ilk etapta 1-2 yıl, bilemediniz 3-5 yıl olarak düşünülen yurt dışında kalma, çalışma süresi üzerinden 60 yılı aşkın bir süre geçti. Buna rağmen 'geri dönüş' sadece ilk kuşak değil, onun arkasından gelen ikinci kuşakta da zihinlerde tazeliğini hâlâ korumaktadır. Bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi ve en başta geleni insanımızın bir göç kararı almadan göçmenlik sürecini yaşamış olmalarıdır. Bu Almanya'ya geliş ve göçmen olarak burada yaşanan bu süreci;

  1. Göçmen işçiler açısından 
  2. İşgücü ihraç eden ülke Türkiye açısından
  3. Alıcı ülke Almanya açısından değerlendirmeliyiz

İlk kuşak yurt dışına çıkarken bütün planlarını geri dönüş üzerine kurmuş ve somut olarak tamamen ekonomik nedenlerle hareket etmiştir. Bu bazen bir ev sahibi olmak, bir dükkan almak, tarla edinmek, bir traktör almak, evlatlarını evlendirmek vs. gibi son derece somut, yaşam kalitesini yükseltebilmek amacını gütmekteydi. Üzerine pek düşünülmemiş, hazırlık yapılmamıştı. 

Fakat bu anlayış sadece işçiler açısından değil, Almanlar için de böyleydi. Almanya da bu konuda fazlaca bir program geliştirmemişti. İşçiler gelmişler ve işler yürümekteydi. Kısa bir süre sonra 'biz misafir işçiler çağırmıştık fakat insanlar geldi!' deyişinde ifadesini bulan bir hazırlıksızlık ve politikasızlık dönemi ortaya çıkmıştı.

İkinci Dünya Savaşı'nda yakılıp yıkılan Almanya kendini toparlamış ve kapitalist dünyanın özellikle Amerika'nın yardımları ile yaralarını sarmış, hızlı bir kalkınma gelişme hamlesi başlatmıştı. Almanya'nın yabancı işçi alması için iki önemli nedeni daha vardı. Bunlardan birincisi dünyanın iki kutuplu hâle gelmesi sonrasında Berlin duvarının kapitalist dünya ile, hızla gelişen Sovyetler Birliği'nin arasına set gibi çekilmesi; ikincisi de 2'nci Dünya Savaşı sonrası dağıtılan Alman ordusunun tekrar kurulmasıydı.

Duvar örülmeden Önce Doğu Almanya'dan birçok insan batıya gelip çalışıyor, günübirlik tekrar geriye dönüyordu. Duvarın kurulması ve soğuk savaşın başlaması ile artık bu mümkün değildi. Yüz binlerce işçi artık doğudan batıya bir anda geçemiyordu. Alman ordusunun yeniden oluşumuyla, yine yüz binlerce çalışabilecek yaştaki genç insan çalışma yaşamından kopmuştu. Yeniden yapılanan, hızla gelişen Almanya'da işçi eksikliği hissedilmeye başlamıştı. Bu hızlı gelişimini aksatmadan sürdürmek isteyen Almanya; genç, dinamik, hemen üretime katılabilecek insanları misafir işçi/Gastarbeiter statüsünde çok fazla bir ön hazırlık da yapmadan ekonominin hizmetine sunmak için adımlar atmıştı.

Kısaca endüstrinin emek gücüne ihtiyacı vardı. Kısa bir süre içerisinde, 1964 yılına gelindiğinde, Portekiz'den gelen 1 milyonuncu işçi, Köln Tren istasyonunda bando ile karşılanmış, kendisine bir motosiklet hediye edilmişti. Bu kişi, Armando Rodrigues de Sá 38 yaşında. İşçiye, motosikletin yanında bir demet de karanfil verilmişti. Alman endüstrisinin bugünden yarına çalışabilecek iş gücüne ihtiyacı vardı ve bunlar 1955 - 1968  yılları arasında İtalya, Türkiye, Portekiz, İspanya, Yunanistan, Yugoslavya, Fas, Tunus gibi (Anwerbeländer) gibi devletlerden hızlıca Almanya'ya getirilmişlerdi ve kendilerine verilen isim gibi misafir işçiydiler.

Çalışacaklardı, bunun dışında da öyle kimse fazla düşünce de üretmemişti. Bu insanlar, daha doğrusu misadirler, gerçekten çok ucuza mâl olmuşlardı. Çünkü bir insanın üretici yaşa gelinceye kadarki maliyeti; aileye, topluma ve devlete gerçekten çok yüksekti. Çocuk yuvası, okul eğitimi, meslek eğitimi masraflarını karşılamadan üretime hazır insanları istihdam etmesi Almanya'yı milyarlarla ölçülebilecek masraflardan kurtarmıştı. Ve her biri sağlık kontrolünden geçirilmis, genç ve sağlıklı kişilerdi.

Bu neye benziyor biliyor musunuz? Bahçenize bir elma ağacı dikiyorsunuz, sabehleyin kalktığınızda ağacınız büyümüş, sağlıklı, yemyeşil yapraklarının arasında dalları kırılırcasına olgun elmalarınız olmuş ve siz hemen onları satıp para kazanıyorsunuz. İşte getirilen işçiler de tam bu şekilde verimliydiler ve çok ucuza mâl olmuşlardı!

Türkiye açısından ise bu işçilerin Avrupa'da istihdam edilmeleri ülkedeki işsizliği bir miktar azaltacak, yurt dışına giden işçiler sürekli geri dönüşü düşündükleri için her türlü zorluğa ve kötü koşula boyun eğerek tüm kazandıklarını ülkelerine taşıyacaklar, döviz sorununa ise çözüm olacaklardı.  Gercekten de bu uzun yıllar böyle devam etti ve yurt dışından gönderilen dövizler önemli bir ihtiyacı karşıladı.

Bütün bunların yanında bir başka beklenti daha vardı. Yurt dışına yapılan işçi göçünde işçiler gittikleri ülkelerde yüksek teknolojiyle tanışacaklar ve bu teknolojiyi, bilgi birikimini kendi ülkelerinin kalkınmasına sunacaklardı! Bu beklenti gerçekleşmedi, gerçekleşemezdi. Çünkü yabancı kişilerin  çalıştığı işler, genellikle kol gücüne dayanan ve ağır işlerdi. Teknik alandaki işleri Alman işciler yerine getiriyordu. Ayrıca dil sorunu böyle işlerin yabancılar tarafından yapılmasına da engeldi.

İlk anlarda Alman toplumu açısından yabancı işçiler öyle fazla dikkate alınmamıştı. Çünkü onlar barakalarda kendi aralarında kalıyorlar ve sadece üretiyorlar, nimetlerinden pek fazla yararlanamıyorlardı. Yabancı işçiler en alt tabakayı oluşturduklarından oradaki yerli işçileri de bir kat yukarı çıkarmışlardı. Zor ve ağır işler yabancı işçilere kaldığı için Alman çalışanlar, yabancı işçi çalıştırılmasından pek şikâyetçi de değillerdi. Tabii bu, işsizlik sorunu ortaya çıkıncaya kadar sürdü…

Bu konuya devam edeceğiz. Çünkü bütün yaşam planı bu geri dönüş üzerine kurulmuştu. Bunun gerçekleşme şansı var mıydı? Gerçekleşmeyince bunun maddi, ailevi, psikolojik ve toplumsal sonuçları neler oldu? Umut, kabusa mı dönüştü yoksa yeni bir toplumun oluşmasının temellerini mi oluşturdu?

Geri Dön 05 Şubat 2023 Pazar Önceki Yazılar

ESKİ BÜLTENLER

Hoş geldiniz / Herzlich Willkommen
Ziyaretçilerin web sitemizi mümkün olan en iyi şekilde kullanmasını sağlamak için çerezler ve teknolojiler (araçlar) kullanıyoruz. Bize onay verirseniz, bir site ziyaretçisinin uç cihazında bilgi ve veri depolayan ve bunlara buradan erişen üçüncü taraf hizmetlerini kullanacağız. Veri koruma beyanımızdaki gelecek için geçerli olmak üzere, onayınızı istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz. Avrupadan'da kişisel verilerinizin işlenmesi, haklarınız ve Genel Veri Koruma Yönetmeliği hükümlerine göre irtibat kurulacak kişiler hakkında bilgi veri koruma bildirimi altında bulunabilir: https://avrupadan.com/sayfa/datenschutz


Wir verwenden Cookies und Technologien (Tools), um den Besucher die optimale Nutzung unserer Webseite zu ermöglichen. Sofern Sie uns Ihre Einwilligung erteilen, werden wir Dienste von Drittenanbietern verwenden, die Informationen und Daten im Endgerät eines Seitenbesuchers speichern und dort abrufen. Sie können Ihre Einwilligung jederzeit mit Wirkung für die Zukunft in unserer Datenschutzerklärung widerrufen. Informationen über die Verarbeitung personenbezogener Daten bei Avrupadan, Ihre Rechte und Ansprechpartner gemäß den Bestimmungen der Datenschutzgrundverordnung finden Sie unter Datenschutzhinweis: https://avrupadan.com/sayfa/datenschutz
KABUL ET / ZUSTIMMEN
REDDET / ABLEHNEN