İsviçre'de bu hafta neler yaşandı?

İsviçre'de iktidardaki sağ popülist İsviçre Halk Partisi (SVP), ülkede göçün sınırlandırılması amacıyla referandum düzenlemeye hazırlanıyor. Parti, 2050 yılına kadar nüfusun 10 milyona ulaşmasını engellemek için bu adımı atmanın zorunlu olduğunu savunuyor. Bu kapsamda, Federal Başbakanlık'a 114 binden fazla imza teslim edildi. SVP Genel Başkanı Marcel Dettling, göçmen sayısının artışına dikkat çekerek, "Bu gelenler doğru kişiler değil" ifadesini kullandı ve artan şiddet, suç ve kira oranlarını bu adımın gerekçesi olarak gösterdi.

Cezaevleri doldu taştı

Cezaevlerinin kapasitesinin dolması üzerine, bazı suçların ceza süresinin kısaltılması veya farklı cezalar uygulanması önerildi. Ceza Hukuku Uzmanı Benjamin Brägger, iyi hâlden ceza sürelerinin kısaltılmasını önerdi ve hapis cezasının her suça çözüm olmayacağını savundu. Brägger, "Bu yöntem her hastalık için aynı ilacı yazmaya benziyor" dedi.

Luzern’de içme suyuna dışkı karıştı

Luzern'de içme suyu sağlayan bir firmanın, kullanıcılara en az 40 gün boyunca 'dışkı karışan su' dağıttığı ortaya çıktı. İçme suyu sağlayan tedarikçi bir firmanın en az 2 bin 500 haneye bakteri oranı yüksek su dağıttığı ortaya çıktı.

Şiddeti görmezden gelenler de ceza alacak

İsviçre’de yakında, fiziksel şiddet içeren suçlara tanık olan ancak görmezden gelip polise haber vermeyenler de suçlu olacak. Sosyal Demokrat Partili Tamara Funiciello tarafından, mevcut yasanın kapsamının genişletilmesi için hazırlanan öneri, Ulusal Konsey’in Hukuk Komisyonu tarafından oy birliğiyle kabul edildi. SP’li Funiciello, şiddete tanık olup görmezden gelmenin yalnızca ahlaki açıdan kınanacak bir davranış olmadığını, aynı zamanda cezalandırılması gerektiğini de savundu. Ancak Eyaletler Meclisi’nden hukuk uzmanları yasal belirsizliğin artabileceği konusunda uyarıda bulundu.