AVRUPADAN Youtube Video
Kargoları bedava yapma enstitüsü
Kapitalistler, Diderot etkisini her yerde kullandılar. Mobilya mağazalarında, birbirine uyan ürünleri yan yana koydular. İnternetten alışveriş yaparken, "Bunu alanlar bunu da aldı, siz de alın" diye seçenekler sundular. “Şu kadarlık daha ürün alırsanız, kargo bedava” dediler. Oysa kargo bize on katına gelmiş, zamanımızsa bedavaya gitmişti.
-OKTAN ERDİKMEN-
Dün gece saatler bir saat ileri alındı. Uyandığımızda bir saati hiç yaşamamış olduk. Neyse ki 6 ay sonra telafi edeceğiz. Tabii, eğer hayatta kalmayı başarabilirsek.
Eski Roma’da, her şehirde bir tane güneş saati olurdu. Herkes gider ona bakardı.
Bu güneş saatlerinden birinde şöyle yazıyor: Vakit, her zaman sandığından daha geçtir.
Şimdi herkesin kolunda, telefonunda, etrafında birçok saat var ama vakit geçmiyor. Vakit geçmiyor ama ömür hızla geçiyor.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın muhteşem bir romanı var: Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Hiç gereği olmayan bir enstitünün ve onun başına getirilen Hayri Erdal’ın anılarını anlatıyor. Saat şeklinde bir de bina yapıyorlar. Ve saatleri ayarlıyorlar. Herkes bu gereksiz işi yaptığı için ona büyük saygı duyuyor çünkü bir makamı ve itibarı var.
Orada şöyle diyor:
Bir boks maçına gidince, heyecanlanırız. Bir taraf tutarız. Kızarız, haykırırız. Daha kuvvetli, daha müthiş deriz. Ve öyle olmadığı için üzülürüz.
Fakat hangimiz o esnada o adamın yerinde bulunmayı isteriz? Hiçbirimiz, değil mi?
Bunlar da öyle işte. Mücadeleyi bizim tarafımızdan seyrettiler ve bizi alkışladılar. O anda çok samimi idiler. Fakat şimdi siz, “Ringe buyurun!" deyince iş değişti. Burada kendi menfaatleri, kendi emniyetleri var!
Zaman gelir geçer, saat 6 veya 7 fark etmez. Yaşadığımız an aynı andır. Önemli olan, kendi menfaatlerini riske etmeyen kapitalistlere, yaşayacağımız anları bedavaya vermemek.
Diderot Etkisi ve boşa giden hayatlar
Ünlü filozof Diderot, zor geçiniyordu. Bir gün eline iyi bir para geçti. Kendini ödüllendirmek istedi ve gitti, yeni bir sabahlık aldı.
Kırmızı bir sabahlıktı. Çok güzeldi. Ancak Diderot bunu giyerken mutlu olamadı. Çünkü evdeki her şey sabahlığın yanında sönük kalmıştı. Bunun üzerine yeni bir halı almaya karar verdi. Yeni bir sandalye, dolap, masa, saat derken, bir de baktı ki tüm odayı değiştirmiş. Ancak hem parası bitti hem de eski sabahlığıyla olduğu kadar mutlu olamadı.
Kalktı bunun üzerine bir makale kaleme aldı. “Ben” dedi. “Eski sabahlığımın sahibiydim. Ama yenisinin kölesi oldum”.
1988'de bir antropolog, bu bütünlük isteğini Diderot Etkisi olarak tabir etti. İnsanlar, ihtiyaçları olmayan şeyleri, sırf kendilerini o seviyede hissedebilmek için alıyorlardı.
Kapitalistler, Diderot etkisini her yerde kullandılar. Mobilya mağazalarında, birbirine uyan ürünleri yan yana koydular. İnternetten alışveriş yaparken, "Bunu alanlar bunu da aldı, siz de alın" diye seçenekler sundular. “Şu kadarlık daha ürün alırsanız, kargo bedava” dediler. Oysa kargo bize on katına gelmişti.
Üstelik bu ürünlerin hiçbiri bizi mutlu etmeyecekti. Onları ödeyebilmek için hep daha fazla, daha fazla çalışacaktık. Dünyanın düzeni böyle diye sesimizi çıkarmayacaktık.
Eskiden kölelik vardı. Şimdi sözde yok. Ama modern kölelik var. Günde 8 saat çalışıyoruz. 2 saati de yolda geçiyor. Aldığımız paranın yarısı kiraya krediye gidiyor. Diğer yarısını da reklamlarda görüp beğendiğimiz ama aslında hiç ihtiyacımız olmayan o arabaya, yüzüğe saate, çantaya veriyoruz.
Ne oldu, kapitalistlerden aldığımız parayı, gittik kendi elimizle onlara geri verdik ve onların kölesi gibi, bedava çalıştık.
Sanayi devriminin başında, Avrupa’da çocuk işçiler, kaçmasınlar diye makinelere bağlanırlardı. Şimdi görünürde zincir falan yok hiçbirimizde. Zincirler artık insanların beyinlerinde.
Sistem, “Ne güzel yaptın” diyor. “Aferin. Devam et. Daha çok çalış. Daha çok borçlan. Strese mi girdin, hiç sorun değil. Daha çok antidepresan kullan”.
Ancak aksini söyleyenler de var. Örneğin Tembellik Hakkı kitabının yazarı Lafarge:
Geri Dön 26 Mart 2023 Pazar Önceki YazılarÇalışın, çalışın, işçiler. Toplumsal serveti büyütmek ve bireysel sefaletinizi arttırmak için çalışın.
Çalışın ki, daha da yoksullaşarak, çalışmak ve sefil düşmek için daha fazla gerekçeniz olsun. Kapitalist üretimin insanın gözünün yaşına bakmayan yasası budur.