Altın, kılıç ve ayna... Oktan Erdikmen yazdı

Önceki gün karnım acıktı ve Lieferando adında hiç de memnun olmadığım bir siteden mecburen bir yemek söyledim. Teslimat süresine göre sıralayıp baktım. En kısa zamanda teslim edeceğini iddia eden restorandan siparişimi verdim.

Şener, beni ziyarete gelmişti. “Boşa uğraşma zamanında gelmez” dedi.

Gerçekten de, “10-30 dakika arasında teslim” ibaresi birden 45’e, sonra 55’e sonra 1:05’e çıktı. Restoranı aradım. İptal etmek istedim.

Şener, “Edemezsin” dedi. Çünkü Lieferando’da öyle bir seçenek bile yok. Neyse restoran tanıdık çıktı ve özür diledi. İptal ettik.

Şener dedi ki: “Bence o yemek gelir”.

Ama bir sorun daha vardı. Biz kebap söylemiştik. O restoranda ise kebap en baştan yokmuş. Sadece döner varmış. Sahibine niye o zaman kebap seçeneği var diye sordum. Bilmiyormuş.

İptal olduğu düşüncesiyle, tanıdık bir restorandan başka bir yemek söyledik. Geldi, yedik, her şey çok güzeldi.

Şener, tam kalkacakken kapı çaldı. Kurye geldi: Elinde döner.

Ama biz kebap söylemiştik ve iptal etmiştik. Şener, “Ben gelir demiştim” dedi.

Boşa gitmedi, gençlerin karnı açmış, tesadüfen denk geldi, onlar yediler.

Allah dedim, herkesin nasibini bir şekilde veriyor.

Sonra bugünkü haberlerde gençlerin yüzde 62’sinin ateist olduğunu anlattım.

Biz gerçekten iyi birer Müslüman olabilseydik dedim. Saçma sapan ritüellere, uyduruk safsatalara, kendi kendimize yarattığımız çakma ruhban sınıfımıza itaate indirgediğimiz dini, layıkıyla yaşasaydık, bu çocuklar, “Müslümanlar ne iyi, ne örnek, ne dürüst insanlar” deyip Müslüman olurdu.

Haberlerde bunu anlatmadım. Çünkü bu yorumdu. Buraya yazdım.

Şener, bu konuda konuşmadı.

"Tren, zamanında gelmez” dedi.

Trenler zaten hiç zamanında gelmiyordu. Bu cümleyi kurmasına gerek yoktu.

Velhasılkelam, 15-20 sene önce, Almanya’da bir yemek 20 dakikada gelir derlerse, gelirdi. Yoksa demezlerdi. Trenler gelirdi. Sözler tutulurdu. İşler yürürdü.

Artık hiçbir şeyin zamanında olacağına dair bir beklenti yok.

Bize ne oldu?

***

Bir Çin atasözü der ki: Altına, kılıca ve aynaya sahip olacaksın.

Altın, para. Zengin olacaksın. İnsan ya da devlet fark etmez, paran olacak.

Kılıç, silah. Devletsen ordu. İnsansan tabii savaşa gitmeyeceğin için bilgi, eğitim bu kılıç.

Ayna, en önemlisi. Aynaya sahip olacaksın. Bakınca kendini göreceksin. Neler yapabileceğini, nerede durman gerektiğini, nereye kadar gidebileceğini hesap edeceksin.

Almanya’nın da o aynaya bakması şart, Almanya’da yaşayanların da.

Bu yüzden benim son kitabın kapağına ayna koyduk.

Ama Şener dedi ki: Bakmazlar. İşleri var insanların. Senin kitabınla mı uğraşacaklar?