AVRUPADAN Youtube Video
Brüksel yabancılara kapılarını açtı ama kucaklamadı
Brüksel’de yaşayan yabancılar şehre katkı sunsa da aidiyet hissi hâlâ zayıf. Dil, temsil ve hizmet engelleri kentle bütünleşmelerini zorlaştırıyor.
Brüksel’in nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ı yabancılardan oluşuyor. Ancak bu topluluk, kente yön veren bir güç olmasına rağmen şehirle tam anlamıyla bütünleşemiyor. Yüksek kiralar, trafik yoğunluğu ve kültürel değişim gibi sorunlar sıkça bu grubun varlığına bağlanıyor.
Avrupa'nın vitrini ama içerisi karışık
1958 Expo’su ve AB kurumlarının gelişiyle birlikte Brüksel, bilinçli biçimde uluslararası bir merkez hâline geldi. Bugün 180'e yakın dilin konuşulduğu şehirde, Kuzey Afrika'dan Güney Amerika’ya geniş bir kültürel çeşitlilik yaşanıyor. Yabancı çalışanlar yalnızca ekonomi değil, sosyal ve kültürel hayatta da dönüşüm yarattı.
Katılım var, aidiyet yok
Yabancıların şehre katkısı büyük olsa da, kendilerini buraya ait hissetmeleri hâlâ zor. İki dille sınırlı kamu hizmetleri, sıkı dil yasaları ve sınırlı siyasal temsil, özellikle İngilizce konuşanların şehirde etkili bir varlık göstermesini engelliyor. Expat’lar kamusal alanda seslerini duyurmakta zorlanıyor.
Kapsayıcılıkta diğer şehirler önde
Mechelen gibi bazı şehirlerde herkesin yurttaş kabul edildiği katılımcı modeller başarıyla uygulanıyor. Brüksel’de ise siyasi krizler ve yönetim boşlukları, basit kentsel projelerin bile hayata geçmesini engelliyor. Expat’lar çözüm önerileri sunsa da karar mekanizmalarından dışlanıyor.
‘Sahte Belçikalı’ algısı aidiyeti zedeliyor
Vatandaşlık alan yabancılar bile kimi zaman “sahte Belçikalı” etiketiyle karşılaşıyor. Bu durum, Avrupa’da göçmen kökenlilerin hâlâ ötekileştirildiğini ve aidiyet krizinin derinleştiğini gözler önüne seriyor.
Brüksel, uluslararası yapısıyla Avrupa'nın vitrini olabilir; ama kentin geleceği, burada yaşayan herkesin eşit yurttaş olarak kabul edilmesine bağlı.
Geri Dön 17 Temmuz 2025 Perşembe Önceki Yazılar