Böcek ailesinin ölümü başka bir zehirlenme dosyasını açtı

Hamburg’dan 9 Kasım’da İstanbul’a tatile gelen dört kişilik Böcek ailesinin zehirlenme şüphesiyle kaldırıldıkları hastanede hayatını kaybetmesi, Almanya’da büyük yankı uyandırdı.

Olay, geçen yıl Erasmus programıyla İstanbul’a gelen ve Kadıköy’de kaldığı evde fenalaşarak yaşamını yitiren 21 yaşındaki Marlene P.’nin ölümünü yeniden tartışma konusu yaptı.

Marlene’nin anne ve babası, kızlarının da zehirlenme sonucu öldüğünü hatırlatarak, Böcek ailesinin ölümü sayesinde kendi dosyalarının da nihayet çözüme kavuşmasını ve sorumluların ortaya çıkarılmasını istiyor.

“Soruşturma yanlış yürütüldü” eleştirisi

ARD televizyonuna konuşan anne Astrid ve baba Göran P., soruşturmanın baştan itibaren yanlış yönde ilerlediğini söyledi.

Aile, kızlarının ölümüne ilişkin adli tıp raporuna ancak bu yıl ağustos ayında ulaşabildiklerini anlattı. Olaydan sorumlu kimsenin hâlâ tespit edilemediğini, Almanya ve Türkiye’de paralel soruşturmalar yürütülmesine rağmen iki ülke yetkilileri arasında bugüne kadar gerçek bir iş birliği kurulamadığını vurguladılar.

Marlene’nin avukatı Hakan Hakeri de, “Eğer bu vaka bir yıl önce daha hızlı aydınlatılmış olsaydı, belki o dört kişi ölmeyecekti” diyerek, davanın ağır ilerlemesinin başka zehirlenme vakalarının önlenmesini de engellemiş olabileceğini dile getirdi.

Böcek ilacı ve zehirlenme şüphesi

Aile, Marlene’nin ölümünden kısa süre sonra kızlarının kaldığı evde böcek ilacı kullanıldığına dair ipuçları bulunduğunu söyledi.

Avukat Hakeri, soruşturmanın başlangıcında gıda zehirlenmesi ihtimali üzerinde durulduğunu, ancak Ağustos ayında hazırlanan otopsi raporunda Marlene’nin ‘zehirlenme sonucu öldüğü’ sonucuna varıldığını aktardı.

İddialara göre, Marlene’nin kaldığı dairenin alt katındaki bir dairede tahtakurularına karşı kimyasal ilaçlama yapıldı. Sadece Marlene değil, yine Erasmus öğrencisi olan ev arkadaşları da benzer belirtilerle hastaneye kaldırıldı.

Almanya Dışişleri: Başkonsolosluk olayı izliyor

Marlene’nin ailesi, kızlarının ölümünden sonra ne Türk ne de Alman makamlarından yeterli destek gördüklerini söylüyor.

Buna karşılık, Böcek ailesinin Kumkapı’daki ölümüyle ilgili süreçte Alman makamlarının Türk yetkililerle daha yakın temas hâlinde olduğu belirtiliyor.

DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Almanya Dışişleri Bakanlığı, “İstanbul'daki Alman Başkonsolosluğu, hayatını kaybeden ailenin yakınları ve yerel makamlarla yakın temas hâlinde” açıklamasını yaptı. Bakanlık, ‘kişilik haklarının zedelenebileceği’ gerekçesiyle aileye ilişkin detay vermedi.

Bakanlık, “Ölüm nedeninin belirlenmesi için yürütülen soruşturmayı ve gelişmeleri çok dikkatle takip ediyoruz” dedi. Türkiye’ye yönelik seyahat tavsiyelerinde değişiklik olup olmadığı sorusuna ise, “Seyahat ve güvenlik tavsiyelerini sürekli olarak gözden geçiriyor ve gerektiğinde güncelliyoruz” yanıtını verdi.

Açıklamada ayrıca, “İstanbul'daki Başkonsolosumuz, olayın ve kesin ölüm nedeninin hızlı ve kapsamlı bir şekilde aydınlatılması için aktif görüşmeler yürütmektedir. Başkonsolosluk, bu amaçla Türk makamlarıyla farklı düzeylerde temas hâlindedir” denildi.

Turizm sektöründe güvenlik endişesi

DW Türkçe, Almanya Seyahat Acenteleri Birliği’ne (DRV) de ulaşarak, Hamburglu Böcek ailesinin ölümü sonrasında Türkiye’deki otel güvenliğine dair değerlendirme istedi.

DRV, soruşturmanın ve teknik incelemelerin hâlâ sürdüğünü, nihai otopsi raporunun da henüz açıklanmadığını hatırlattı. Şu aşamada kendilerine veya üye kuruluşlara yansıyan somut bir tepki olmadığını bildirdi.

Buna rağmen DRV, “Alman seyahat sektörü için, misafirlerin ve turizm çalışanlarının güvenliği en önemli önceliktir” vurgusunu yaptı. Birlik, bu olay üzerine Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) ve Berlin’deki Türk Büyükelçiliği ile temas kurduklarını belirtti.

DRV, Türkiye’deki otellere acil çağrıda bulunarak, tesislerde yalnızca izin verilen ve onaylanmış haşere ilaçlarının kullanılmasını, bu kimyasalların da mevzuata uygun şekilde uygulanmasının garanti altına alınmasını talep ettiklerini açıkladı.

Marlene P.'ye ne olmuştu?

Almanya’nın Hamburg kentinden İstanbul’a Erasmus programıyla gelen 23 yaşındaki Marlene P., 2 Kasım 2024 gecesi Kadıköy’de kaldığı öğrenci evinde fenalaştıktan sonra hayatını kaybetti.

Üsküdar Üniversitesi’ne kayıt yaptıran Marlene, yine Almanya’dan gelen arkadaşları Gianluca ve Max ile Kadıköy’de bir daire kiralamıştı. Olay gecesi üçü de aynı anda mide bulantısı ve kusma şikâyetiyle uyandı. Max, ev sahibi Müzeyyen Erdoğdu’yu arayıp “Zehirlendik, sürekli kusuyoruz” dedi. Ev sahibinin, “Ben de rahatsızım, muhtemelen Kadıköy’ün suyundan olabilir” karşılığını verdiği aktarıldı.

Gianluca doktora gitmeyi önerdi. İfade tutanaklarına göre Marlene bu teklifi reddetti. Gianluca ve Max hastaneye gidip kısa bir tedavinin ardından taburcu edildi. Gianluca eve döndüğünde Marlene’nin durumunun ağırlaştığını gördü ve ambulans çağırdı. Sağlık ekipleri genç kadının kanında enfeksiyon tespit etti ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen Marlene kurtarılamadı. İstanbul’a gelen babası, kızının hiçbir kronik hastalığı olmadığını belirterek şikâyetçi oldu.

Gıda zehirlenmesi şüphesinden ilaçlama iddiasına

Başlangıçta soruşturma, Marlene’nin son akşam yemeğinde suşi yemesi ve arkadaşının tavuk yemesi nedeniyle gıda zehirlenmesi ihtimâli üzerine yürütüldü. Ancak Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı dosyasına geçen yıl ağustosta giren Adli Tıp raporu, ölüm nedenine dair tabloyu değiştirdi.

Adli Tıp 1’inci İhtisas Kurulu’nun raporuna göre, Marlene’nin yaşadığı dört katlı binada 30 Ekim 2024’te tahtakurularına karşı ilaçlama yapıldı. Birinci katta tespit edilen tahtakurusu nedeniyle pencereler bantlanarak kimyasal ilaç uygulandı. Kullanılan ilacın gaz hâline geçerek üst katlara yayıldığı, ikinci katta kalan Marlene ve Gianluca’nın dairesinde yoğun koku tespit edildiği belirtildi.

Kurul, Marlene’nin “tahtakurularını öldürmek amacıyla uygulanan ilaçların gaz hâline dönüşmesi ve bina içine yayılmasına bağlı zehirlenme” sonucu hayatını kaybettiği görüşünü oy birliğiyle bildirdi. Raporda, kullanılan maddenin vücutta çok küçük moleküllere ayrılarak otopsi sırasında alınan doku örneklerinde iz bırakmadan kaybolabileceği, bu nedenle laboratuvar tespitinin son derece güç olduğu da vurgulandı.

Soruşturmanın odağı ilaçlama şirketine kaydı

Ev sahibi Müzeyyen Erdoğdu ifadesinde, “Ben ikâmet içerisinde herhangi bir ilaçlama gibi benzeri olayları asla görmedim, bu konular hakkında bilgim yoktur” dedi.

Adli Tıp raporunun ardından savcılık, su ya da suşiden kaynaklanan gıda zehirlenmesi ihtimâlini geri plana çekti. Soruşturmanın odağı, binadaki tahtakurusu ilaçlamasını yapan şirket ile bu ilaçlamayı yaptıran komşulara kaydı.

Hürriyet'e konuşan ailenin avukatı Hakan Hakeri, raporla birlikte dosyanın seyrinin değiştiğini belirterek, gündemdeki diğer kimyasal zehirlenme iddialarına atıfla “Rapor gelince gıda zehirlenmesi şüphesi düştü, şimdi şüpheler ilaçlama üzerinde” değerlendirmesini yaptı. Savcılık, ilaçlamanın yöntemi, zamanı, kullanılan kimyasalın türü ve sorumluluk zincirini netleştirmek için hem ilaçlama şirketi hem de apartman sakinleri hakkında soruşturmayı derinleştiriyor.