AfD yasağına yeşil ışık

Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV), üç yıl süren soruşturmanın ardından 2 Mayıs’ta AfD’yi “kesin aşırı sağcı bir oluşum” olarak tanımladı. BfV, partinin insan onurunu hiçe sayan ve etnik temelli halk anlayışına dayalı siyasetinin demokratik düzene aykırı olduğunu belirtti.

Hukuki sürecin zemini tartışılıyor

BfV’nin hazırladığı 1.000 sayfayı aşan yeni bilirkişi raporu, AfD'nin 'aşırı sağcı olduğuna' dair yeni argümanlar ortaya koydu. Söz konusu rapor, Köln Üniversitesi’nde hukukçular tarafından incelendi. Kamu Hukuku Profesörü Markus Ogorek, bu raporun AfD’nin yasaklanması için tek başına yeterli olmadığını, ancak güçlü bir “hukuki ve olgusal temel” sunduğunu söyledi. Ogorek, “Bir parti yasağı çok ağır sonuçlar doğurur ve yalnızca Federal Anayasa Mahkemesi’nin karmaşık bir süreciyle mümkün olabilir” dedi.

Siyasi karar beklentisi

Raporda yer alan tespitlerin olası bir kapatma davası için büyük önem taşıdığı vurgulansa da, başvuru yapılıp yapılmayacağına siyasetin karar vereceği ifade ediliyor. SPD, geçtiğimiz ay Berlin’de yapılan kongresinde AfD’nin kapatılması için sürecin başlatılmasını oybirliğiyle kabul etmişti.

AfD’den sert tepki

AfD, BfV’nin kararına itiraz ederek dava açtı. Parti, alınan sınıflandırmanın siyasi amaçlarla yapıldığını savunuyor. Şu anda yalnızca Thüringen, Saksonya ve Sakson-Anhalt eyaletlerindeki örgütler “kesin aşırı sağcı” olarak kabul edilmiş durumda.

Sandıkta ikinci parti oldu

AfD, 23 Şubat’taki erken seçimde yüzde 20,8 oyla Hristiyan Birlik’in ardından ikinci sıraya yerleşmişti. Parti hakkında olası kapatma süreci, bu nedenle ülke siyasetinde kritik bir tartışma konusu haline geldi.