AVRUPADAN Youtube Video
Oktan Erdikmen - Aşkın ve Savaşın Yüzleşmeleri
Günün şiiri, Oktan Erdikmen'in Aşkın ve Savaşın Yüzleşmeleri adlı şiiri...
Yazık! Kapı açık yatmışım ömrüm boyunca, fark etmedim.
Üşüdüm yağmurda titreyen köpekler gibi.
Neden kimse örtmedi üstümü? Tabii ya babam ölmüştü.
Neden açmadılar kaloriferleri ve havasız kaldığımda üstten de olsa aralamadılar pencereleri? Tabii ya annem ölmüştü.
Sen ölmüştün. Başkası dert etmedi konuşamayışımı.
Baktım, ıslaktım, açtım ve geri kalan herkes acıyarak başıma kakmıştı.
Aylarca tavana bakıp ağlayışımı.
Ondan küskünüm herkese
Ve ne kadar canın sıkılsa da ne olur sorma
Zaten kaç kişi anlıyoruz birbirimizi?
Nereye gidiyor toprağa gömülen,
Yakılan ya da otopsi masalarında örtbas edilen cinayetlerin ruh hâlleri?
Sasha, neden öldürdün o fırıncıyı söylesene?
Değer miydi, poponu elledi diye 15 sene bir hücrede nefessiz kalmak?
Üstelik Almanlar ortalığı karıştırmasalar bir daha bir daha
Çiş kokulu bir rutubetin içinde debelenecektin hâlâ.
Neyse ki değerdi ve şanslıydın bir havalandırma boşluğu yerine
Çamur ve kan içinde bir siperde geberdin, umutla.
Bayrak dikecekler toplu mezarının başına
Yüz yıla kalmaz imara açılınca indirmek üzere.
Sense dirilmeyeceksin.
Kozmik zaman dilimlerinde ne önemsiz kimin ne zaman öldüğü.
Hesaplar hesaplar, darphane müdürlerinin yazdığı muhteşem şiirler, kırlangıçlar, lokman hekim, şahinler, kartallar, atlar…
Paşaların vicdanları ve ahde vefalar, faturalar, paralar, vergi kaçakçıları, rüşvetçiler ve yakınlarını kaybedince aşırı üzülen hassas insanlar, hepsine çok acıyorum. Sen hariç.
Sana acımıyorum ve sen ölünce kimse de bana acımıyor.
Ve futbol hayattaki önemsiz şeylerin en önemlisi diye biliniyor.
Neden söylemedin ölmeden söylenmesi gereken tüm sözleri?
Sen şimdi yaşamalıydın Kleopatra
Şimdi üstüne para verecektin hayatta kalmak için
Kendini değil, pis bardakların temizlendiği banyo havlularını asacaktın duvara
Ve sen çocuk, senin ne işin var burada, annen baban neden büyütmediler seni?
Ama üzülme, insan düşe kalka öğreniyor kendi kendine de büyümesini
İçim ve ayaklarım üşüyor her zamanki gibi
Kaloriferler cayır cayır yanıyor
Yorgan, mont var ve sen yoksun.
Sabah uyandığımda yoktun sen zira kalmadın ki bu hücrede hiç
Öldürmedin ki kimseyi
Sevmedin ki başka birini bu kadar çok
Bir sürprizim olacak sana kendini tut
Yıllar sonra ilk defa ve galiba ve galiba öyle değil mi
Peki ya sen kendini neden tavana yapıştırdın?
Neden vaftiz olup bu aptal yerden çıkmadın
Bu gurur ne işe yarar?
Gurur ne işe yarar aşkta ya da savaşta?
Seni sevdim dünyanın en adi, en gurursuz aşığı gibi
Sevdiğim bir limana yaklaşan mülteci botu gibi
Param yok, az bir şey kalmıştı verdiğin harçlıklardan
Dolu yağıyor ve bütün mülteciler komünisttir aslında
Ya da en azından çoğu komünisttir ya da olması gerekiyordur bir şekilde
Üstelik sana yalakalık olsun diye de değil
Robotlar işlerini devralana ya da geçici bir ikâmet izni mührü basana kadar
Kaybolan pasaportlarına bakana kadar
Sahte isimler bulana kadar
İyi kötü bir falafel dükkanı açana
Vergi dairesi ile karşı karşıya kalana kadar, sonrası meçhul
Çocukları avukat olana kadar
Ya da bankacı ve mühendis, ya da herhangi bir önemsiz dişlisi bu kölelik düzeninin
Sen bunları birer birer çiz
Neticede birilerinin ödemesi lazım kiramızı
Kıskançlıktan iptal ettiğin siparişlerin telafisi
Neden çizmiyorsun, suç işlemedin ki
Görünmeyen boyalarının üzerine iftiralar yapışmış
Alışverişte sınır var kafana göre alamazsın
Kahvenin tortusuyla, sigaranın isiyle çiz
Sen beni sev, yapraklar ve güller savrulsun hiçbirine inanmayalım
Yağmur olsun gökyüzüne karışsın,
El ele tutuşalım ve sadece ikimiz yaşayalım
Toprak altındaki sevdiklerimizin acısını
Yaşayalım ve belki onlara da anlatalım
Onlar da yaşasınlar çünkü acımaz dünyanın tüm neşelerinden habersiz
Sen çiz ama zamanında bitirme ne olur
Arayıp ne oldu diye sorsunlar
Bahaneler uydur tam satacakken hem de tam satacakken
Gong havadayken buruştur at ve hatta yak önce göğe, sonra denizlere, göllere
Sonra okyanuslara ve çöllere karışsın mutsuzluğumuz
Batan bir geminin kaderi gibi umutsuzluğumuz
Haksız yere bir yere gelen kaç kişiyiz?
El kaldırın ömrümüzün kalanında beraberiz
Güle oynaya yepyeni acılar çekeceğiz
Acılar, mutluluğun değerini bildirir
Aksi hâlde bir hayattan söz edemeyiz
Suçsuz yere sevdim seni
Devrilen bir mülteci botundan
Kurtulsa iyi olan ama neticede her halükarda ölen
Kozmik zaman dilimindeki bir çocuk gibi
Zamansız, mekansız, Tanrısız ve insansız.
Sevdim seni.