AVRUPADAN Youtube Video
Nâzım Hikmet - Kurtuluş Savaşı Destanı (son bölümü)
Günün şiiri, Nâzım Hikmet'in Kurtuluş Savaşı Destanı'nın 9 Eylül İzmir'in kurtuluşunu anlattığı son bölümü...
Solda, ilerdeydi Ali Onbaşı.
Kan içindeydi yüzü gözü.
Bir süvari takımı geçti yanından dörtnala.
Kaçanı kovalamıyordu yalnız
ulaşmak da istiyordu bir yerlere
ve sadece kahretmiyor
yaratıyordu da.
Ve kılıçların,
nalların,
ellerin
ve gözlerin pırıltısı
ardarda çakan aydınlık bir bütündü.
Ali Onbaşı bir şimşek hızıyla düşündü
ve şu türküyü duydu:
"Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı
gibi uzanan
bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler
kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen
toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir
daha açılmasın,
yok edin insanın insana
kulluğunu,
bu dâvet bizim…
Yaşamak bir ağaç gibi tek
ve hür
ve bir orman gibi
kardeşçesine,
bu hasret bizim…
Sonra.
Sonra, 9 Eylül'de İzmir’e girdik
ve Kayserili bir nefer
yanan şehrin kızıltısı içinden gelip
öfkeden, sevinçten, ümitten ağlıya ağlıya,
Güneyden Kuzeye,
Doğudan Batıya,
Türk halkıyla beraber
seyretti İzmir rıhtımından Akdeniz’i.
Ve biz de burda bitirdik destanımızı.
Biliyoruz ki lâyığınca olmadı bu kitap,
Türk halkı bağışlasın bizi,
onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
câhil,
hakîm
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
kitabımızda yalnız onların mâceraları vardır…