AVRUPADAN Youtube Video
Yiğit Günal yazdı... Ahşap, insan ve teknoloji
Halbuki çocukken oynadığımız kutu oyunları, ahşap oyuncaklar ve zihnimizin gelişmesine son derece faydalı “kendi kendimize” bulduğumuz o eşsiz oyunlar bizim için ne kadar da kıymetliydi...
Uzun yıllar boyunca hızla gelişen teknoloji bizi bir süredir şaşırtmıyordu. Artık internete, cep telefonlarının sıradışı özelliklerine, tıptaki gelişmelere, yeni çıkan bilgisayarların hızına pek heyecanlanmaz olmuştuk. Tüm bu yeniliklerin hepsi son birkaç yıldır sadece bir üst modelini tanımlıyordu “alışık olduğumuz” teknolojinin. Ne çabuk alışmıştık, ne kolay olmuştu kabullenmemiz bilgisayarları, tabletleri, telefonları, oyun konsollarını…
Halbuki çocukken oynadığımız kutu oyunları, ahşap oyuncaklar ve zihnimizin gelişmesine son derece faydalı “kendi kendimize” bulduğumuz o eşsiz oyunlar bizim için ne kadar da kıymetliydi...
Bizi uzun süredir şaşırtmayan teknoloji, kullandığımız her mecrada bir anda devreye giren “yapay zeka“ uygulamaları ve geçtiğimiz günlerde tanıtılan sanal bir gözlük ile herkesi bir kez daha heyecanlandırdı. Yapay zekanın saatler süren işleri birkaç saniyede yapması, saatler süren video montajlarını bir anda bitirmesi, sadece sizin tarifinizle inanılmaz görseller oluşturması, içerik yazması, web sitesi yapması gibi birçok mahareti bir anda gözleri kendisine çevirdi.
Bu yetmezmiş gibi yıllarca filmlerde gördüğümüz o şeffaf dokunmatik ekranları hayata geçiren bir sanal gözlük tanıtıldı. Yıllardır heyecanlanmayan biz “dünyalılar” yeniden - 'vay be ne harika!' dedik bu gelişmelere... Halbuki bu buluşların çok daha önemlilerini, bu bilimin temelini, bu dünyayı bugüne getiren fizik kuramlarını bulan zekalar tahta oyuncaklarla oynayan atalarımız değil miydi? Toprakla, tahtayla, suyla, kağıtla kalemle haşır neşir olan o müthiş alimler, o müthiş sanatçılar, kaşifler değil miydi?
Ahşabın parçalanması ve aşınması zordur. Ahşap insana benzer. Doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Plastik gibi ruhsuz ve manasız değildir. Kokusu, türleri, insan ruhuna etki eden bir yapısı vardır. Zararsızdır. Yeterince esnek, yeterince serttir. Olması gerektiği gibi. Ahşapla yetişen zihinlerin bu dünyaya kattığı müthiş bilimsel araştırmalar gibi tıpkı. Gelişime hep açık olacak kadar esnek ama bilimsel bir netice olacak kadar sert ve net. Yapay zeka, dokunmatik ekranlar, sanal gözlükler, robotlar ve daha nicelerin belki kaçmak pek mümkün değil günümüzde ama….
Ama ahşaptan vazgeçersek yok olmaz mıyız? Ahşabın bir başka işlenmiş türü olarak hayatımızda olan kitaplardan vazgeçersek yok olmaz mıyız? Hem esnek hem sert olmazsak nasıl var olur ve gelişiriz?
Washington Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma şöyle diyor;
Alfabenin herhangi bir harfini yazarken zihinsel üretim sürecine girilir. Bu süreç, beyindeki duyguları yöneten bölgenin içinde yaşanır. Bir klavyede tamamen kendi kendine oluşturulmuş bir harfi tuşlamak, bahsi geçen süreci yaşatmayan bir görevdir. İnsan, beynin duygusal kısmını el yazısı yazarak çalıştırabilir.
Gelin gelişen teknolojiye ayak uydururken ne kitap okumaktan vazgeçelim ne çocuklarımıza ahşap oyuncaklar almaktan ne de kitaplardan ve hala kağıt-kalem kullanan nesli tükenmek üzere olan insanlardan vazgeçelim..
Geri Dön 17 Haziran 2023 Cumartesi Önceki Yazılar