Almanya'da bu hafta neler yaşandı?

Almanya’da gündem bu hafta hayli hareketliydi. İsrail-Filistin arasında süren çatışmalar, Gazze’deki insani felaket, düzensiz göç, ekonomik belirsizlik ve yükselen ırkçılıkla birlikte büyüyen AfD tehlikesi en çok konuşulan konular oldu.

BM’nin ateşkes oylaması

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Gazze’de insani ateşkes çağrısı yapan kararname ezici çoğunlukla kabul edildi. İsrail’in tanımadığı karara İsrail, ABD, Avusturya, Macaristan, Hırvatistan, Çekya gibi ülkeler ret oyu vermişti. Almanya da İtalya, Yunanistan, Hollanda, Danimarka, İsveç, Finlandiya gibi ülkelerle birlikte ‘çekimser’ kaldı. Oylamanın yapıldığı sırada İsrail, Gazze’de saldırılarını sertleştirdi. Gazze’de internet ve telefon hatları kesildi.

Baerbock: Terörizm devam ederse insani felaketi engelleyemeyeceğiz

Hafta içinde tartışmalar sürerken, Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, ateşkese mesafeli yaklaşmış ve “Eğer Gazze'deki terörizm bu şekilde devam ederse, insani felaketi engelleyemeyeceğiz. Terörizmle mücadele etmek esastır. Aynı zamanda iki milyon Gazze sakininin yaşadığı inanılmaz acıları hafifletmek için de her şey yapılmalı. Bu, imkansızı başarmak demek. Ama bu imkansızı birlikte başarmalıyız” demişti.

Yahudi aydınlar tepkili

Almanya’da yaşayan 100’ün üzerinde Yahudi aydın, Filistin yanlısı gösterilerin ve okullarda Filistin bayraklarının yasaklanması gibi uygulamalara tepki gösterdi. Aydınların imzasıyla yayımlanan mektupta barış ve ifade özgürlüğüne vurgu yapıldı ve “Biz Yahudi topluluğu olarak, ırkçı şiddeti reddediyoruz ve Arap, Müslüman ve özellikle Filistinli komşularımızla tam dayanışmamızı ifade ediyoruz" denildi.

Düzensiz göç tartışmaları

Siyasetin gündemindeki bir diğer yakıcı madde de düzensiz göç oldu. OECD’nin son raporuna göre; göç, 2022 yılında rekor kırdı ve 2023’te de bu artışın sürmesi bekleniyor. OECD ülkelerine 6 milyondan fazla daimi göçmen sadece bir yılda girdi. Ukrayna’da yaşanan göç ise modern Avrupa tarihinin en büyük yer değiştirmesi olarak kayıtlara geçti.

Bununla birlikte, Belçika’daki terör saldırısının yankıları diğer Avrupa ülkelerinde de hissedildi. Fransa’da başlayan ‘asılsız bomba ihbarları’ Almanya’ya da sıçradı ve aralarında ZDF televizyonunun binasının da bulunduğu birçok yere bomba ihbarları yapıldı.

Bu esnada İçişleri Bakanı Nancy Faeser’in getirdiği ‘hızlı sınır dışı’ kararı kabinede onaylandı. Düzensiz göçle mücadele kapsamında getirilen yasa, ülkede kalma hakkı olmayanların hızlı şekilde sınır dışı edilmesini öngörüyor. Yasayla; düzensiz göçmenlerin gözaltı süresini artırma, polisin yetkilerini genişletme ve suça bulaşanları (insan kaçakçılığı ve suç örgütü üyeliği) sınır dışı etmeyi kolaylaştırma hedefleniyor.

Liberal FDP yasa tasarısını destekliyor. Yeşiller Partisi ve SPD’nin bazı kesimlerinden ise eleştiriler var. Tasarının insan hak ve özgürlüklerine aşırı müdahale anlamına geldiğini savundular. Öyle ki, SPD’nin gençlik teşkilatı Jusos’un Başkan Yardımcısı Philipp Türmer, “Scholz’un sözlerini duyunca kusmak istiyorum” dedi.

Birlik ise bunu yeterli bulmadı. CDU Genel Sekreteri Carsten Linnemann, her gün bin kaçak göçmenin Almanya’ya geldiğini ancak ayda yalnızca bin kişinin sınır dışı edildiğini savunarak ‘büyük bir göç anlaşması’ çağrısı yaptı.

AfD'nin tehlikeli yükselişi

Sağ popülizmin ön planda olduğu bu dönemde, AfD’nin tehlikeli yükselişi de sürüyor. Son anketlere göre, Saksonya-Anhalt eyaletinde AfD birinci parti konumuna geldi. CDU’nun oylarını 1 puan artırarak yüzde 32’ye yükselmesine rağmen, AfD son 4 ayda 4 puan yükselerek yüzde 33’e tırmandı.

Sahra Wagenknecht parti kuruyor

Sol Parti’den farklı bir yerde konumlanan Sahra Wagenknecht parti kuracağını resmen açıkladı. Bunun üzerine INSA’nın anketi, yeni partinin AfD’den de oy çalacağını ve yüzde 12 civarında bir oy alabileceğini göstermişti. Forsa ise buna karşı çıktı ve Wagenknecht’in oy potansiyelinin şu an için yüzde 5’in altında olduğunu savundu.

Ekonomi çalkantılı

Ekonomi de Almanya’nın gündemindeki bir diğer maddeydi. Pazar araştırmalarına göre, Almanların alım gücü 26 bin 271 avroya ulaştı. Bu Avrupa ortalamasının 9 bin avro üzerinde ancak kişi başı alım gücü sıralamasında Almanya bu yıl 8’inci sıradan 9’uncu sıraya düştü.

Ekonomi Bakanı Robert Habeck de Alman sanayisini güçlendirmek için yeni bir strateji açıkladı. Plan; daha fazla devlet desteği, daha az borç freni olarak özetlenebilir. Vergi indirimi, ticari yatırımlara destek gibi devlet teşviklerinin artırılması öngörülüyor. Habeck, stratejisini duyururken ayrıca, 'giderek belirsizleşen bir dünyada otokrasilere karşı daha bağımsız hâle gelme' hedeflerinden de bahsetti ve bürokrasiyi azaltmanın altını çizdi.

Maliye Bakanı Christian Lindner ise ekonomik durgunluğun süreceğinin sinyalini verdi. Lindner, 2024’ten sonra da bütçe durumunun ‘zorlayıcı’ olacağını söyledi.

Çocuk hastalık parası almak kolaylaşıyor

Almanya’da, çocuk hastalık parası alabilmek için var olan ilk gün doktora gitme zorunluluğu kaldırılıyor. Sağlık Bakanı Karl Lauterbach, "Ebeveynlerin, çocuğun hastalandığı ilk gün doktora koşma zorunluluğundan kurtaracağız. Bu gereksiz bir bürokrasi. Ebeveynlere güvenebiliriz. Sadece hastalığın dördüncü gününden itibaren doktora gitme gerekliliği olacak" dedi.

Korona vakaları artıyor

Sonbaharla birlikte, korona vakalarında yeniden bir artış görülüyor. Robert Koch Enstitüsü'nün (RKI) verilerine göre, geçen hafta yaklaşık 13 bin 130 yeni vaka kaydedildi. 

Genel olarak, solunum yolu hastalıklarında da artış gözlemlendi. Hem yetişkinler hem de çocuklar solunum yolu enfeksiyonlarından etkileniyorlar. Şu ana kadar 1,4 milyon kişi solunum yolu şikayetleriyle doktora başvurdu ve sonbahar tatili dönüşünde bu sayının daha da artması bekleniyor.

Türkiye ile saat farkı 2’ye çıktı

Avrupa kış saati uygulamasına geçti. Bu sabahtan itibaren saatler bir saat geri alındı. Böylece Türkiye ile Avrupa arasında saat farkı yeniden 2’ye yükseldi. İngiltere’yle Türkiye arasındaki fark ise 3 saate çıktı.