Alman otomotiv devlerinin kârı yarı yarıya düştü

Almanya’nın önde gelen otomobil üreticileri Volkswagen (VW), BMW ve Mercedes-Benz, 2023’ün üçüncü çeyreğinde büyük bir kâr kaybı yaşadı. Şirketlerin Temmuz-Eylül dönemindeki toplam kârı 7 milyar 100 milyon avroya düştü. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 50’lik bir düşüş anlamına geliyor. Üç şirketin cirosu ise yüzde 6 gerileyerek 145 milyar 400 milyon avro olarak açıklandı.

Kâr kaybının nedenleri

Ernst & Young (EY) tarafından yapılan analizlere göre, Alman otomotiv sektörü elektrikli araç üretiminde Çin gibi rakip ülkelere karşı zorlanıyor. EY Piyasa Analisti Constantin Gall, Alman otomotiv sektörünün yapısal sorunlarının krizle birlikte daha görünür hâle geldiğini belirtti. Gall, elektrikli araç üretimi için gerekli yatırımların yüksek maliyetli olduğunu ve mevcut yapıların yavaş işlediğini ifade ederek, önümüzdeki yılların otomotiv şirketleri için zorlu geçeceğini söyledi.

Elektrikli araç talebi düştü

Almanya’da otomotiv sektörü, özellikle elektrikli araçlara olan tüketici talebindeki azalma nedeniyle derin bir krizle karşı karşıya. ABD’li otomobil üreticisi Ford, Köln’deki tesislerinde 2 bin 900 kişiyi işten çıkaracağını açıkladı. Ayrıca bu tesislerde kısa mesai uygulamasına geçilecek. Volkswagen ise 10 binden fazla kişinin işine son vermeyi ve üç tesisini kapatmayı planlıyor.

Tedarikçiler de zor durumda

Otomobil sektörüne hizmet veren Bosch, ZF, Continental ve Schaeffler gibi büyük tedarikçiler de binlerce çalışanını işten çıkaracağını ve kısa mesaiye geçileceğini duyurdu. İşten çıkarmalar ve üretim azalmaları, otomotiv sektöründeki ekonomik sıkıntıların derinleştiğini gösteriyor.

Kriz büyüyor

2023’ün ilk yarısında da otomobil üreticileri kâr kaybı yaşamıştı. O dönem kârlarda yüzde 18, cirolarda ise yüzde 0,4 oranında düşüş kaydedilmişti. Sendika görüşmelerinde maaş zam taleplerinin reddedilmesi ve işçi ücretlerinde kesinti önerileri, sektördeki gerilimi daha da artırdı. Otomotiv sektöründeki mevcut kriz, işçi maaşları, yatırımlar ve üretim politikaları açısından köklü değişikliklerin gerekliliğini ortaya koyuyor.