AVRUPADAN Youtube Video
Ali İnsan yazılarıyla AVRUPADAN Bülten'de... İşte ilk yazısı
Keman sanatçısı Ali İnsan, artık yazılarıyla AVRUPADAN Bülten'de olacak. İşte ilk yazısı, Almanya'da aşırı sağ eğilimi...

Merhaba sevgili okurlar,
Ben Ali İnsan. AVRUPADAN ailesine katıldığım için çok mutluyum. Bundan sonra haftada bir yazılarımla birlikte olacağız.
İlk yazımda Almanya’daki aşırı sağ eğilimi ele almak istedim.
Birçok kişi belki farkında değil, ama Almanya'da gerçekleşen son anketler, genel siyasi atmosferin nereye doğru gittiğine dair ciddi ipuçları veriyor. AfD'nin son zaferleri, bu partinin sadece büyük şehirlerde değil, daha küçük kasabalarda bile ciddi bir oy potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. Ve bu durum, Almanya'nın genel politik atmosferi için ne ifade ediyor?
Biraz tarihe bakalım: AfD, başlangıçta Euro krizi sırasında kuruldu ve Almanya'nın AB'deki diğer ülkelere olan ekonomik yardımlarını eleştirdi. Ancak zamanla, parti kendini daha milliyetçi ve popülist bir çizgide konumlandırdı. AfD'nin bu dönüşümü, 2015 mülteci kriziyle hızlandı ve parti, göç karşıtı bir retorik benimsedi.
Şimdi, bazılarınız "Peki, AfD ne yaptı ki?" diyebilir. Evet, demokratik bir ülkede her parti kendi görüşlerini savunmalı. Ancak AfD’nin liderlerinin yaptığı açıklamalar, bu partinin sadece bir politika farklılığına sahip olmadığını, aynı zamanda bölücü ve ırkçı bir ideolojiye sahip olduğunu gösteriyor. Örneğin, Björn Höcke'nin Almanya'daki Holokost Anıtı'na yönelik "utanç anıtı" yorumu veya insanları "farklı türler" olarak sınıflandırma çabası, bu partiye dair endişeleri artırıyor.
Belki de en rahatsız edici kısım, AfD'nin radikal gruplarla olan bağlantısı. Birçok AfD temsilcisi, aşırı sağcı örgütlerle temas halinde ve bu, partinin asıl niyetlerine dair ciddi soru işaretleri yaratıyor.
Peki, tüm bu bilgiler ışığında ne yapmalı? Almanya'da yaşananları sadece bir seçim sonucu olarak görmekten ziyade, daha geniş bir perspektiften değerlendirmeliyiz. Eğer bir parti, ırkçı ve bölücü retorikle oy kazanıyorsa, bu, toplumun belli bir kesiminin bu düşüncelere sahip olduğunu gösteriyor. Ve bu durum sadece Almanya için değil, tüm Avrupa için bir uyarı niteliğinde.
Son olarak, tarih bize tek bir şeyi öğrettiyse, o da bölücülük ve ayrımcılığın uzun vadede hiçbir yere varmadığıdır. Umarız, Almanya'da yaşananlar, bize bu dersi yeniden hatırlatır ve birlikte, daha aydınlık bir gelecek inşa ederiz.
Bize düşen, Almanlar bir çalışıyorsa iki çalışmak ve yönetici pozisyonlara gelip ırkçılığı, ayrımcılığı kimseden rica etmeden kendi kendimize bitirmek.
Geri Dön 04 Ekim 2023 Çarşamba Önceki Yazılar